Aşık Daimi Baba’nın yakın dostu Halk Bilimcisi duayen Nejat Birdoğan’ın anlatımından.
Kaynak: 1995 yılında Ahmet Koçak’ın Radyo Umut’ta Nejat Birdoğan ile gerçekleştirmiş olduğu söyleşi.
Daimi, gece yarıları uykusundan kalkarak şiirlerini yazardı. Her gün akşama kadar Alevi halk müziği ile ilgili olan bir kişi düşünün; Alevilerin yüzyıllardan beri süregelen deyişleriyle içli dışlı olan bir kişi düşünün, ki Aşık Daimi olsun. Doğal olarak ruhu inceliyordu. Geceleri uyku uyumadığını da biliyorum. Kimi zaman gece 3’ten, 4’ten sonra kalkıp bu şiirlerini kaleme alıyordu.
Daimi’nin şiirlerini iki parçaya ayırmak mümkün: Bireysel duygularını işlediği şiirler. Sözgelimi:
Bir seher vaktinde indim bağlara
Öter şeyda bülbül gül yarelenir
Bakmaz mısın sinemdeki dağlara
Derdimi söylesem dil yarelenir
derken bireyseldir. Ama bir yandan da (...) :
Bana eğilsin melekler
Madem ki ben bir insanım
derken tüm Türkiye’de o zaman için var olan yirmi milyon Alevi’ye bir şey anlatıyordu. Bu Hakk’ın insanda tecelli etmesiydi. (...) Alevilerde var olan ‘’Hakka yürümek’’ sözcüğü - ki ölümün yerine kullanılan bir sözcüktür - ben Daimi’den dinlemiştim, öğrenmiştim. Ya da biz ‘’filan kişi öldü, onu toprağa verdik’’ derken, Daimi ‘’Hayır, böyle demeyeceğiz’’ diyordu: ‘’Hakka yürüdü ve onu yolcu ettik’’.
Nejat Birdoğan
Kaynak: Radyo Umut, 15 Kasım 1995 (Aşık Daimi’yi Anma Programı)
Arşiv: Ahmet Koçak
Fotoğraf Kaynak: R. Radyo Dünyası, 1952
Arşiv: Abdullah Bozdemir
O zamanlar Abuzer Karakoç’la rekabet halindeydim. En uçta, zirvede olan oydu. Türkiye koşullarında Zülfü vardı, ama star değildi. Zülfü yurtdışında yaşayan bir adamdı. Türkiye’de Abuzer vardı. Cem vardı. Ben kendi ilişkilerim içinde Abuzer’le rekabet ediyorum. Ondan daha iyi çalmalıyım, daha iyi şeyler yapmalıyım diye.
Derken 1977 yılında askere gittim. Askere gitmekle birlikte bende ideolojik anlamda köklü değişiklikler başladı. 2 Eylül 1977, gecekondu mahallesinde çalışmalar, daha önce Van depremi, o yoğun gidiş gelişler... Kasım 77’de askerdeydim.
1984’te Hasan Hüseyin Demirel’le bir mangal başı muhabbetinde Ahmet Kaya olmaya karar verdik. Olay böyle yani.
Ahmet Kaya’nın Cemal Süreya ile 1989 yılındaki söyleşisinden bir kesit.
Fotoğraf Kaynak: Stüdyo Celal
Değerli halk bilimcisi, araştırmacı yazar Battal Pehlivan’ı bedenen aramızdan ayrılışının 30. Yılında, sevgi, saygı ve büyük özlem ile anıyoruz.
Battal Pehlivan, kısacık ömrüne on bir kitap sığdırmış, halk edebiyatı için de sayısız araştırmalarda bulunmuştur. Aynı zamanda Sivas Katliamı’nda da otelden kurtulabilen 35 canımızdan birisidir. Kardeşi İsmail Timur Pehlivan’ın deyimiyle de katliamdan kurtulduğuna hiç sevinmemiştir. Yaşadığı ağır katliamın sonucunda, kaybettiği onlarca dostunun acısına daha fazla dayanamamış, tıpkı Rıfat Ilgaz gibi, 93 Temmuz’a yakın bir tarihte de bedenen aramızdan ayrılmıştır.
Paylaştığımız görsel Battal Pehlivan’ın cenaze törenine aittir.
Fotoğrafın kaynağı ise kendisi gibi halk bilimcisi olan kardeşi İsmail Timur Pehlivan’dır.
Bir gün Güney illerimizin birinden, Şeho Bildik adlı bir köylü yurttaşımızı getirip tutuklamışlardı. Şeho Bildik’in suçu, devrimci öğrencilere yataklık etmekti. Mahkemeye çıkınca, yargıç sormuş:
- Anayasa’yı tağyir, tebdil ve ilga ettin mi?
- Efendim?
- Oğlum, yani savcı diyor ki, Anayasa’yı tağyir, tebdil, ilga etmişsin, ne diyorsun?
- O dediğinizden hiç yapmadım komutanım…
Yargıç dayanamayıp suçun niteliğini açıklamış:
- Oğlum, Anayasa’yı ihlal ettin mi?
Yanıt şöyle gelmiş:
- Efendim, biz köylüyüz. Ne anlarız Anayasa’dan. İhlal edilmişse şehirliler etmiştir…
Uğur Mumcu’nun Sakıncalı Piyade kitabından alıntıdır.
Doğrusunu söyleyeyim, şimdiye değin bir tek Pir Sultan Abdal olduğunu biliyordum: Hızır Paşa’nın astırdığı büyük halk şairi. Meğerse aynı adı taşıyan altı şair daha varmış! Pir Sultan üstüne çalışmaya başlayınca öğrendim bunu. İbrahim Aslanoğlu’nun kitabında açıkladığına göre, bu şairler bugüne dek bir tek kişi olarak görülmüşler! Oysa, yaşamları, kişilikleri ve şiirleri kadar çağları da değişik şairlermiş bunlar.
Onun için, artık bu şairleri birbirinden ayırmak zorundayız: Pir Sultan, Pir Sultan’ım Haydar, Abdal Pir Sultan, Pir Sultan Abdal (I), Pir Sultan Abdal (II), Pir Sultan Abdal (III), Pir Sultan Abdal (IV), ikinci Pir Sultan…
Acaba, hepimizin bildiği, Sivas’ta aslan ünlü şair bunlardan hangisi? Bunu belirlemek her birini tanımayı gerektiriyor.
Asım Bezirci - Pir Sultan Yaşamı, Kişiliği, Sanatı, Etkisi ve Bütün Şiirleri, kitabından.
Fotoğraf; hayatını da incelediği Pir Sultan Abdal’ın 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen anmasına katılan Asım Bezirci, edebiyatçı dostları Behçet Aysan, Metin Altıok ve Uğur Kaynar ile birlikte. Otelin yakılmasına dakikalar kala…
OZANLAR ODASI
Sosyal Medya
Tema Tasarım Kaynak Belirterek Sitemizdekileri Paylaşabilirsiniz | Her Hakkı Saklıdır 2021