18 Ocak, 2025

Meluli Baba'ya 89 Yılında Kaç Yaşındasın Diye Sorulur

 


Bugün 97 yaşıma girdim. Gerçekle muhabbetim arttı. Aklım da batıl güçler karşısında zerre kadar sarsılmadı! Reşit yaşım bu.

Meluli Baba

Meluli Baba’nın 1989 yılında Musa Kazım Engin ile yapmış olduğu sohbetten.

Çizim: Ali Haydar Ülger

21 Eylül, 2019

Meluli Baba: Ben Sizden Farklı Bir İnsan Değilim, Çocuğunuzu Doktora Götürün


Meluli Baba’yı insanlar yaşarken efsaneleştirmişler, manevi bir gücünün olduğuna inanmışlardı. Hasta çocuklarını iyileştirmesi için kendisine getirenlere, “Ben sizden farklı bir insan değilim, çocuğunuzu doktora götürün. Görmüyor musunuz ben her gün doktora gidiyorum, onların verdiği ilaçları kullanıyorum, öyle bir gücüm olsa önce kendimi iyileştirmez miyim?” diyerek onları batıl inançlarından, efsanevi düşüncelerinden uyandırmaya çalışır idi.

Torunu Hamdullah Erbil

Meluli Baba'dan: Hayatım Yazısı


Meluli Baba ölmeden önce kendi el yazısıyla “Hayatım Yazısı” başlıklı yedi sayfalık bir yazı yazar ve bu dünyadan göçer. Yazının son kısmı şu şekildedir:

“Bugün 97 yaşıma girdim. Gerçek muhabbetim arttı; aklım da batıl güçler karşısında zerre kadar sarsılmadı. Reşit yaşım bu; hayatım böyle geçti. Ve bütün Ehl-i Beyt dostlarına ahir dünya son nefesine kadar içleri Ehl-i Bey’in muhabbetiyle dolu yaşamalarını dilerim. Âmin. Hayatımın sonu”

20 Eylül, 2019

Meluli Divanı


Babam beni Afşin'de Ermeni bir ailenin yanına vererek Ermeni Mektebi'ne gönderdi.
İlk tasavvuf gıdamı ben bu aileden aldım. Kadın gerçek inançları olan birisiydi. Kocası Penes batıl inançlı, Kilise'ye gidip gelen bir insandı. Kadın zorunlu olarak Kilise'ye giderdi, ama hiç inanmazdı. Benden biraz daha büyük bir kızı vardı; ikisi de bana 'Küçük Dostum' diye hitap ederlerdi. Annem bile bana bu kadar emek çekmemiştir. Bana derdi ki; 'Küçük Dostum, sen bu Penes'e ve onun çevresindeki insanlara bakma. Bunlar Tanrı'yı gaipte arayan, Kilise'ye gidip dua etmekle ibadet ettiklerini sanan ve bundan dolayı da bir gün Tanrı tarafından mükâfatlandırılmayı bekleyen, o umut ve cehennem korkusu olmasa dönüp de Tanrı'nın yüzüne bile bakmayacak insanlardırlar. Oysa Tanrı'ya gerçek ibadet, insanı sevmektir ve Tanrı insanın kalbindedir.' Beni kendi çocuğundan hiç ayırt etmedi. Ermeni okulunda Arapça, Ermenice, matematik ve edebiyat öğrendim, dinleri inceleme fırsatım oldu; ama gerçek inancı ve düşünme yöntemini o kadın öğretti. Sonra 1915 Ermeni kıyımı öncesinde buralardan göçüp gitmek zorunda kaldılar. Kadın çok ağlardı. Nereye gittiler, ne oldular, bir daha hiçbirinden haber alamadım."

Çocukluğunun o mutlu ve feyizli yıllarını geçirdiği bu Ermeni ailenin koca taş binası 1960'lı yıllarda Afşin İlçesi'nin ''cezaevi'' olarak kullanıldı ve hayatın cilvesine bakın ki Karaca (Meluli Baba), daha sonraki yaşamında cezaevine düştüğünde 4-5 ay bu evde mahpus olarak yaşadı.

Melûli Divanı ve Aleviliğin Tasavvufun Bektaşiliğin Tarihçesi,

Melûli Baba

Meluli Baba

Yetmişli yıllarda bir sohbet sırasında Hamdullah Erbil “Dedeciğim, niçin şiirlerinde bazen Farsça ve Arapça sözcükler kullanıyorsun” diye sorar. Şöyle bir yanıt alır: “Bizde millet ve dil ayrımı yoktur oğul! Keşke dünyada bütün insanlar birbirlerini anlayacak tek bir dili konuşsalardı. Bu nedenle biz, özel olarak bir akımı, mesela şimdi sizin çok üzerinde durduğunuz öz-dil gibi kavramları doğru bulmayız. İnsanlar arası iletişim, alış-veriş, ticaret vs. olduğu sürece diller de birbirine karışmak zorundadırlar, tıpkı ırklar gibi. Günümüzde safkan diye bir şey kaldı mı dünyada? Onca korunan arap atları bile artık safkan değiller. Dilde önemli olan, insanların birbirlerini anlayabilmeleri, anlaşmakta güçlük çekmemeleridir. Şimdi sen, yeni bir dil insanı ilerletir, uygarlaştırır diyorsun. Ama yeni dil mi uygarlığı, yeni maddi nesneleri yaratıyor yoksa yeni maddi nesneler mi yeni dili yaratıyor, geliştiriyor? Bunun yanı sıra dersen ki bugün biz sizi anlamıyoruz, o zaman haklısın. Çünkü uygarlık ilerledikçe diller de ilerler, gelişir. Dolaysıyla eski kaybolur. Bugün ilerici kesim, yabancı sömürücülüğüne, siz onlara emperyalizm diyorsunuz, emperyalizme karşı mücadele kaygısıyla öz türkçe diye çırpınıp duruyor. Oysa hangi türk bugün Orta Asya’daki atalarını anlayabiliyor? Siz şimdiki gençler daha iyi bilirsiniz, dil insanlığın evrimiyle birlikte ortaya çıkmış bir şeydir ve onunla birlikte de evrimleşmiştir. Benim şiirlerimde kullandığım dil, bizim zamanımızda konuşulan dildi; yaşlılara sor, onlar, hepimiz o dili çok iyi anlarız''

YAZI ARŞİV