18 Ocak, 2025

Kara Tren Yol Alıyor Cürek'ten


Feyzullah Baba’nın bu türküde de dile getirdiği gibi sanki Divriği Ankara olmuş yahut sanki Cürek Ankara olmuş dizeleri bir dönem Divriği’nin Cürek köyünde kurulan demir madeni tesislerine ithafendir. Bu maden işletmesi o dönem için sadece basit bir tesis olarak kalmamış bir köy yerine yapılabilecek tüm yatırımları da içinde barındırmıştır. İşçi lojmanları, ailelerin zaman geçireceği lokaller, market, tren istasyon binası ve daha birçok sosyal tesis sayesinde köyün nüfusu binlere ulaşmış ve yörede büyük bir iş istihdamı yaratılmıştır.

Yine meşhur Kara Tren Yol Alıyor Cürek’ten uzun havası da bu köy için yazılmış bir uzun havadır. Bazı türkü sitelerinde ve kaynaklarda Kara Tren Yol Alıyor Direk’ten dizesine denk geliyoruz, buna itibar etmeyiniz, hatalı bir yazımdır.

Fotoğraf Kaynak: Paşa Çınar ve H. Cem Çınar
Yıl: 1971

Çile ve Mücadele İçinde Feyzullah Çınar

 


Divriği’ye bir konser vermiştik. Konserden sonra Feyzullah Çınar, Mustafa Pınar ve benim hakkımda gıyabi tutuklama kararı verilmişti. Ozan Mehmet Ali Karababa gece bizi bir ciple Cürek’e götürdü. Cürek demir madeninin çıktığı bir yerdi. Cürek’te kalabalık toplanmıştı bir konser de orada verdik. Bir gün orada kaldık. Feyzullah’ın köyü oraya yakındı, köyüne gitti. Bende Mustafa Pınar ile beraber gece trene binerek Ankara’ya geldik.

Divriği Erzincan’a bağlı olduğu için celp kararı geldi. Devlet Güvenlik Mahkemesine gitmek için otobüse bindim Erzincan’a gittim. Bir başka otobüsle Feyzullah Çınar da gelmişti. Beraber mahkemeye gittik. Mahkemede hakkımızda birçok iddialara yer verilmişti. Ama ifademizi aldıktan sonra bizi serbest bıraktılar. Yolda yürürken güldüm. Feyzullah halimize mi gülüyorsun? Dedi. Ona niye güldüğümü köyden bir hikayeyle anlattım. Bu sazla hükümeti devirmeye teşebbüsten, devleti tahkirden, Amerikan üslerine kadar, anlamadığım birçok kelimede vardı. Feyzullah’a ‘Biz neymişiz diye güldüm’ dedim.

Aşık İsmail İpek’in kendi anlatımından.

Fotoğraf: 1971 - Feyzullah Çınar

Fotoğraf Kaynak: Paşa Yalçın ve H. Cem Çınar

Derviş Kemal: Adamlar Langır Langır Çalıyorlar

 


“Bir gün üç tane ozan var; Aşık Nesimi, Feyzullah Çınar, Aşık Daimi, adamlar langır langır söylüyor şimdi bana sen de çal söyle dediler benimkisi ama keman dedim. Olsun dediler. Ben de aldım onu boynuma bir rahle yaptım hemen koydum şiirleri üç tane işte zaten orada üç tane söyleyeceğim.

Erenler dedim özellikle Nesimi’ye, sizin yanınızda bir şey okumak bizim haddimize değil utanıyorum dedim. Hepiniz kafadan bir şeyler söylüyorsunuz Nesimi ne dedi biliyor musun? Derviş baba dedi en iyisini sen yapıyorsun, neden? Bizim bazen bant kopuyor sen farkındasın bunun.

Derviş Kemal’in anlatımından.

Feyzullah Çınar Ölmedi

 


Feyzullah Çınar ölmedi, Feyzullah Çınar gerginliğinden öldü. Siz Paris’te kürsüsü olan bir müzisyeni alıyorsunuz, burada sokak çöpçüsü olarak işe sokuyorsunuz. Adamı kıskıvrak yakalayıp ekmeksiz, susuz bırakıyorsunuz, baskı, baskı, baskı izolasyon ve Feyzullah Çınar ölüyor. Feyzullah Çınar bizim geleneğimizin en büyük ozanıydı.

Hüseyin Karababa

18 Şubat, 2023

Feyzullah Çınar’ın, Fikret Otyam’a Anlatımından

 


Bir aralık sivil savunmada idim. O zaman hasta olmuştum ciğerlerimden, adamlar bizi emekliye ayırdılar, sonra evlendim. İtfaiye’ye girdim. İtfaiye eri. Bir arkadaş ile Mahzuni’nin evine gittik, ziyarete, oturmaya. Orada çalıp çığırırken, Tunç Plak’ın sahibi, şimdiki Cihan Plak’ın yani, Yusuf Tunç’ta oraya gelmişti, dinledi beni, o gece konuştuk. Sabahı bulmuştuk, plak yapmak için gittik İstanbul’a. Bilirsin o dönemde Alevi deyişlerini çalıp söylemek biraz şeydi, o zamanlar bizim topluluğu yani Alevileri etkileyecek en ağır deyiş benim ilk okuduğum “Fazilet” idi, Sivaslı Agahi Baba’nın asırlık. Arkası Malatyalı Esiri’nin Şah Hüseyin’le ilgili bir deyişi. Plak çok, ama çok sattı. Bu plakla adım duyuldu.

Feyzullah Çınar’ın, Fikret Otyam’a kendi anlatımından.

Fotoğraf: Feyzullah Çınar, Aşık Ali Metin (Aşık Rehberi), Ali Demirhan, Cemil Altınışık, Serpil Yağmur

Yıl: 1976 - Ankara
Fotoğraf Kaynak: Ali Demirhan


23 Ekim, 2019

Bir Çınar, Feyzullah Çınar..


Feyzullah Çınar’ın plakları yüz binler satar ancak bu plaklardan maddi kazanç elde edemez. Geçim sıkıntısına düşer. Yakın dostu Fikret Otyam dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Vedat Dalokay’a bir mektup yazar ve iş verilmesi hususunda yardım ister. Mektupta ise şöyle yazmıştır: “Şu parktaki adamın, yiğit bir halk çocuğumuzun, namuslu bir halk ozanının aç gezdiği Başkent’te tok gezmekten utanıyorum. Selam.”

Değerli ozanımız Feyzullah Çınar 23 Ekim 1983 yılında bedenen aramızdan ayrılmıştı. Bugün ölüm yıl dönümü. Onu saygı ve özlemle anıyoruz. Fikret Otyam Babayı da iyi ki tanımışız. Çok büyük bir ustadır kendisi. Devirleri daim olsun.. Sanatları asırlarca yaşasın!

20 Eylül, 2019

Fikret Otyam'dan Feyzullah Çınar'a


Fikret Otyam'dan Feyzullah Çınar'a;
Feyzullah, Anadolu kültür mirasını en yiğit, en içten ve bir güzellikte olması gereken, güzeli güzel ve daha güzel yapan, nice öğeleri yabana atmadan bu mirası en hasından kullanan bir sanatçıdır. Çağının da adamı olarak, yani ayağa yere basarak, sağlam basarak.

Bu bin yıllık dostu, fazla övdüğüm, hatır için övdüğüm, kolladığım, abarttığım gelmesin aklınıza. Yapmam böyle şey, ama yapmak istediğim bir gerçeği teslim etmektir. Yiğidin hakkını yiğide vermeye yardımcı olmaktır. İçinde bulunduğumuz hay huy arasında değerinin farkına varamadığımız halkımızın bir usta ozanı için daktiloma dökülen duygularımdır onun sazı ve sesi gibi yalansız dolansız. Elimde kimileri göçüp giden nice usta ozanımızın sesleri vardır bantlar dolusu; Dedim ya, en çoğunu Aşık Feyzullah Çınar kapsıyor... Yıllar yılı çeşitli ruh dünyası içinde çalıp söylediği deyişler. Feyzullah halkımızın malıdır, hepimizindir. Bu bantları da ötekiler gibi gerçek sahibi halkımıza sunmak isterim, dinlediğiniz zaman bu yazının eksik kaldığının farkına varacaksınız.

Cezo Gardaş



Cezo Gardaş; Kars’ın bir köyünde yaşayan ve ağa olan babasının dayağı sonucu kısmi felç geçirerek aklını yitiren bir çocuk. Bölge halkı tarafından çok sevilen önemsenen Cezo Gardaş, yaşamının kalan kısmını dilenerek geçirir. 1970’li yıllardır. Bir gün et satan köy bakkalından et ister, fakat bakkal tarafından herkesin içerisinde dışlanarak göğsünden iteklenir. Cezo’nun zoruna gider ve meydanda öylece kalakalır. Bunu gören köyün Hıdır öğretmeni evinden fotoğraf makinasını alır ve bu kareyi çeker. Sonrasında fotoğrafı Ankara’da yaşayan amcasının oğlu Aşık Dündar’a postalar. Aşık Dündar Halk Ozanları Kültür Derneği’ne gider. Dernekte bulunan ozanlar fotoğrafı inceler ve bu fotoğrafın afiş olarak bastırılmasına karar verir. Mahzuni Şerif, Nesimi Çimen, Aşık Daimi, Feyzullah Çınar, Muhlis Akarsu ve dernek başkanı Müslüm Dalkılıç’tan oluşan heyet Samanpazarından Ulus’a doğru yürümeye başlar. Güvercin Sokaktaki Aşık Ali Gürbüz’ün sahip olduğu Aşıklar Matbaası’na giderler ve afişi yaptırırlar. Sonrasında Aşık Dündar’ın Cezo Gardaş’a yazmış olduğu şiir ile birlikte bu afiş Türkiye’nin bir çok yerinde popüler hale gelir ve duvarlarda yerini alır. Bu fotoğrafın öyküsü de bu şekildedir. Biz bu fotoğrafı Aşık Dündar’ın eşi Songül Dündar’ın Cezo Gardaş adına yazmış olduğu kitaptan aldık.

YAZI ARŞİV