05 Şubat, 2020

ALİ EKBER ÇİÇEK: CAHİLDEN UZAK DUR, KAMİLE YAKIN


1935 yılında Erzincan Ulular köyünde dünyaya geldim. Dar gelirli bir çiftçi ailesinin üç oğlundan biriyim. Babamı 1939 Erzincan depreminde kaybettim. Bağlama çalma hevesim aileden gelme bir kabiliyettir. Üç kardeştik. Evimizde bir tek bağlama vardı, ben kardeşlerimin en küçüğü olduğum için bağlamayı ancak kardeşlerimin meşgul olduğu veya yemeğe oturdukları zamanlar bağlamayı alır çalmaya başlardım.

Çocukuğumda dedelerin cemlerinde ve toplantılarında bulunur, onların nasihat ve deyişlerini büyük bir alaka ve saygı ile dinler, onlardan bir şeyler öğrenmek isterdim. Nitekim benim yetişmemde o zamanın dedelerinden Potik İsmail ve Eyüp dedelerin çok yardımı ve irşadı olmuştur. Az bir sürecinde Erzincan'da kaldım. Henüz dokuzyaşına gelmiştim ki, artık gurbete çıkmak, dolaşmak, insanlarla tanışmak, sazımı ve sesimi dinletmek istiyordum. Bu arzu ve hevesle Erzincan’dan İstanbul’a halalarımın yanına geldim. İstanbul’da kısa zamanda sanat çevresine girdim ve bir birinden değerli kişilerle tanıştım, onların sohbet ve irşatlarından istifade ettim. Bu zatlardan Neyzen Tevfik, Sadi Yaver Ataman, Necati Başaran, Davut Sulari, Malatyalı Süleyman Elver, Aşık Beyhani, Şemsi Yastıman, Bayram Aracı, Aşık Dursun Cevlani, Nida Tüfekçi, Ahmet Yamacı, Urfalı Cemil Cankat, Zaralı Halil, Erzincanlı Salih Dündar, v.s. gibi zatlarla sohbet ve muhabbetlerimiz oldu. Bu zatlar bana çok yakın ilgi ve sevgi gösterdiler, beni tebrik ve teşvik ettiler.

1949 yılın-da Ankara'ya gittim. Ankara Radyosuna gittiğimde o zaman Muzaffer Sarısözen’i ziyaret ettim. Elinde büyük bir saz, karşı küçük bir çocuk görünce, rahmetli bana, "Delikanlı sen saz mı çalıyorsun, nerden geliyorsun, nerelisin? “ dedi. Ben de o zamanki çocukluk haleti ruhiyemle kendimi anlatmaya çalıştım. Beni dinledi, çok beğendi ve ilgi gösterdi, beni radyoda okutmak istediğini söyledi ve Yurttan Seslerin canlı programında ilk olarak Türkiye radyolarından halkıma sazımı ve sözümü dinletme fırsatını buldum. O gün programda Pir Sultan’dan bir deyiş okudum (Benden selam söyle ol güzel şah'a/Kurduğu yollara gitmiyor talip). Çalıp okumam çok çok beğenildi, programdan sonra Muzaffer Bey'e birçok telefon edilmiş ve beni sormuşlar ve tekrar okutmasını rica etmişler. Bunu takip eden yıllarda İstanbul'un en güzide ve en güzel yerlerinde birçok konserler verdim. 1960 yılında askerlik görevim bitince İstanbul Radyosu'na müracaat ettim. Beni radyoya kadrolu sanatçı olarak aldılar.

İlk olarak 1965 yılında yurt dışı konserlere gittim. Almanya’da, Belçika'da, Hollanda'da, Fransa'da çeşitli resitaller verdim ve çok beğeni ve takdir topladım. 1980 yılında Almanya eski başbakanlarından Willy Brand'ın himayelerinde yapılan bir konser için Almanya'ya davet edildim. Almanya'da beş yerde özel ve ciddi konserler verdim. 1983 yılında Amerika'daki Kolombiya Üniversitesi'nin özel bir daveti üzerine bu ülkeye gittim. Burada öğretim üyelerine bir resital verdim. BU konserim çok büyük ilgi gördü ve konserime ait bir de uzunçalar dolduruldu. 1990 yılında yine Amerika'daki Teksas Üniversite'sinin özel daveti üzerine bu ülkeye gittim. Bu gezimde Teksas, Mişigan, Kanada'da konserler verdim. Sanatla ilgili birçok bilim adamı ile tanıştım, çok çok beğeni ve takdir topladım. Tabii bu Türkiye’miz açısından da çok büyük bir müsbet propaganda oldu. Daha doğrusu evvelce bizler hakkında yalan yanlış edinilen menfi bilgileri ortadan kaldırmış ve hakiki milli musikimizi ve felsefemizi buralarda anlatmak fırsatını bulmuştum.


Bugüne kadar gerek kendi ve gerekse diğer yörelerden altmışa yakın ezgi derledim. Derlemelerimin hepsini kendim sazımla çalıp okudum. Önemle üzerinde duracağım bir hususu belirtmek isterim: Ben Ali Ekber Çiçek olarak okuduğum bü-tün ezgilerde gönül şehrinde bü-tün kainatın tek vücut olmasını, din, dil, ırk, mezhep, inanç farkı gözetmeksizin yüce kitabımız Kuran'da belirtilen "Yaratılmışların en mükemmeli’’ olan insanı tanımayı, insan sevmeyi, insana hizmet etmeyi gaye edinmiş, hiç bir kimseyi aşağı görücü, taan edici ve ayırıcı değil, aksine her insanı seven ve onlara birlik ve beraberliği öğütleyen bir tutum ve davranış içinde bulunmuşumdur. Gerçekleri göstermek, gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir sanatçıyım. Cahilden uzak, Kamil'e yakın oldum, büyüklere saygı ile, küçüklerime sevgi ile yaklaştım, konuşulan her kelamı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim, elini bana bir uzatana iki defa uzattım, kendi noksanlarımı ariflerin güzel söz ve davranışları ile tamamlamaya çalıştım, velhasıl toplumumuza verilecek en güzel hizmeti yaptığım kanısındayım. İşte bu duygu ve davranışla benim vefalı ve aziz halkım beni bağrına bastı, beni sevdi ve beni dinledi ve takdirlerini gösterdi. Bugüne kadar hizmet ettiğim yolda asla ve asla bölgecilik, bölücülük, doktirincilik gibi safsatalar peşinde koşmadım. Bu sebeple beni Trabzonlu'm da, Edirneli'm de, Karslı'm da, İzmirli'm de velhasıl yurdumun Güneylisi de, Kuzeylisi de, Batılısı da, Doğulusu da büyük bir takdirle dinledi ve sevdi. 

Ayırıcı değil birleştirici, hoşgörülü, hak ve hakikati sazım ve sesimle deyişlerimle topluma vermek gayesi ile sanat yaptım. Bir Alevi çocuğu olarak, toplumda yanlış anlamalara sebep olan, birliği ve bütünlüğü bozan, inkarcı ve çıkarcılar gibi değil, gerçek felsefemizi anlatmaya çalıştım. Bu icraatım süresince şahsıma hiçbir maddi menfaat sağlamak veya insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa da meydan vermedim. Yine tekraren arz ediyorum: Tek ve yegane gayem bugüne kadar toplumuza yalan yanlış verilen ve bu yüzden menfi bir propaganda malzemesi yapılan, gerçek olmayan mevzuların, gerçek felsefemizi bütün hakikatleri ile anlatarak bu menfi imajı kaldırmak olmuştur. Bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün kutsal kitaplara, inançlara saygılı kalarak dört kapıyı ve kırk makamı anlatmaya çalıştım. İkiliği değil birliği, yek vücut olmayı prensip edinen felsefemizin özünü dile getirdim. Sözümü kısa bir kelamla bağlamak istiyorum: Cahilden uzak dur, kamile yakın ol, riya ve münafıklık olan yerde durma, ayırıcı değil birleştirici ol, her yerde söz söyleme, dinlemesini bil, evvela gerçekleri kendinde ara ve bul, insanı tanımak istiyorsan evvel kendini tanı. Bu vesile ile benim aziz ve muhterem halkımı kalbi hislerimle, en derin sevgilerimle, en derin saygılarımla selamlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YAZI ARŞİV