01 Eylül, 2025

Hamdi Gardaş Kimdir?

 


Asıl adı Hamdi Şahin olan Hamdi Gardaş, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Çorum’un Turgut köyünde 1940 yılında dünyaya geldi. Köyde okul olmadığı için eğitim alamasa da, öğrenme arzusu çocuk yaşta içini sarmıştı. İlk okuma yazma deneyimini, ilkokul mezunu üvey annesinin kırık aynaya harfler çizerek verdiği derslerle yaşadı.

1951’de ailesiyle birlikte Çorum merkeze göçtü ve burada terzilik yapmaya başladı. Geçimini sağlarken bir yandan da kendini geliştirmeye çalıştı. Bir ilkokul müfettişinin yönlendirmesiyle felsefe ve ekonomi kitaplarına yöneldi. Okuma tutkusunu, yaşamı boyunca hiç azaltmadı.

Terziliğin yanı sıra, halk arasında sürdürülen muhabbet ortamlarında yetişti ve şiire yöneldi. Toplumcu bir çizgide yazdığı şiirlerinde halkın acılarını, sorunlarını dile getirmekten geri durmadı. Bu duruşu nedeniyle 1980 askeri darbesinde bir süre cezaevine girdi. Hayatın yüküne uzun süre dirense de, 1987 yılında henüz 47 yaşındayken bedenen aramızdan ayrıldı.

Çorumlu Haydar Öztürk, Hamdi Gardaş’ın birçok şiirini bestelemiş ve albümlerinde de seslendirmiştir. Çorum’un bu iki büyük ozanını saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.


Aziz Şimşek (Aşık Yetimi) Kimdir?

 


1945 yılında Kayseri'nin Sarız ilçesine bağlı Kırkısrak köyünde dünyaya gelen Aziz Şimşek, müzikle çok küçük yaşlarda tanıştı. İlk ve orta öğrenimini Elbistan’da tamamladıktan sonra, gençliğinde bağlama ve sözlü halk edebiyatına olan ilgisi giderek derinleşti.

Köy yaşamının içinde yoğrulan sesi ve duygusu, yıllar içinde onu halk müziği sahnesinin özgün isimlerinden biri haline getirdi. “Yetimi” mahlasını alarak çıktığı bu yolculukta, hem derleme hem de kendi yazdığı eserlerle türkü dünyasına önemli katkılar sundu.

Yetimi; süslenmemiş, içten ve halkın sesini taşıyan türküleriyle, zamanın ötesinde bir anlatıcı olmayı başarmıştır. Meluli Baba'nın bu muhteşem eseriyle de ozanımıza sağlık ve sıhhat diliyor, saygılarımızı iletiyoruz!

Zeynel Batar Dede Kimdir?

 


Tunceli'nin Ovacık ilçesine bağlı Koyungölü köyünde doğan Zeynel Batar Dede, hem dede hem de zakir kimliğiyle Alevi inancının yaşayan temsilcilerindendir.

Babası Veli Dede de aynı şekilde zakirlik ve dedelik yapmış, bölgenin tanınan simalarından olmuştur. Çocukluğundan itibaren sazla büyüyen Zeynel Dede, ömrünü nefesler söylemeye, deyişleri aktarmaya ve yol erkanını sürdürmeye adamıştır. Kendine özgü bağlama çalma tekniğiyle usta malı deyişleri gelecek nesillere taşımaya devam etmektedir.

73 yaşını aşmasına rağmen hala cemlerde zakirlik yapan, gençlere nefesler öğreten, taş ustalığından arıcılığa kadar birçok alanda üretmeye devam eden Zeynel Dede; yalnızca bir gelenek köprüsü değil, aynı zamanda kültürü kuşaktan kuşağa taşıyan bir emanetçidir. Onun sazındaki tını, sadece bir müzik değil; Aleviliğin inanç, aşk ve direnişle yoğrulmuş sesidir.

Bir dost sohbetinde şu sözleriyle de yolun özünü dile getirir: “Dede olmak yer kapmak değildir. Dede olmak zengin olmak değildir. Dede olmak fakir olmaktır. Bizim sülale nefsine tapmamıştır. Bizim hiçbir şeyimiz yoktur. Allah’a şükür harman vurup savuruyoruz.”

Engin gönlü ve mütevazı yaşamıyla, kültürümüzün değerli taşıyıcısı olan Zeynel Batar Dedemize saygı ve selamlarımızı iletiyoruz. Var olsun!


Fotoğraf Kaynak: Saz - The Key of Trust Youtube Kanalı 

18 Ocak, 2025

Aşık Fatma Oflaz (Aşık Derdimend) Kimdir?

 


Aşık Fatma Oflaz (Derdimend)

1895 yılında Sivas’ın Kangal ilçesinde dünyaya geldi. Babasının adı Ali, annesinin adı Zeynep’tir. Babasının sağlığında hali vakti yerinde olan Fatma Oflaz’ın evlilik sonrasında zor bir yaşam mücadelesi oldu. 15 yaşında evlendirildi. İlk eşi, evliliklerinden yedi yıl sonra hayatını kaybetti. Ağlamaktan sol gözünü, kimsesizlikten de elindekini, avucundakini kaybetti.

Oldukça çileli bir yaşama sahip olan Derdimend Ana, okuma yazma bilmese de şiirleri irticalen söylemiş ve çevresindekilere not ettirmiştir. İrticalen söyleme sanatında tekrarlamalar ve kafiye bozukluğu gibi öne çıkabilecek alışkanlıklardan uzak, güçlü bir söylem ve anlatıma sahip dizeler dile getirmiştir. Şiirlerinde de mahlas olarak Derdimend’i kullanmıştır. 1980 yılında da bedenen aramızdan ayrılmıştır.

Dinleyin ağalar hasbihalimi
Eserim şay’oldu her bir diyare
Bir noksansız imla manalı kelam
Aşkım mahrem değil hep aşikare

Deryayı ummana dalmayan bilmez
Pir elinden bade almayan bilmez
Simya definesin bulmayan bilmez
Özbirle yüz tutup perverdigare

Sinnim hemen hemen kemali buldu
Korkarım defterde çilemiz doldu
Zeka her cephede nişantaş oldu
Yine kavuşmadık bir bahtiyare

Derdimend’im yarelerim açmayım
Bundan artık müşkül hale düşmeyim
Muhannetin köprüsünden geçmeyim
Ne minnetim yare ne de ağyare

Fotoğraf; 30 Ekim 1964 tarihinde Sivas’ta gerçekleştirilen Sivas Halk Şairleri Bayramı’nda çekilmiş bir karedir. İbrahim Aslanoğlu ile Derdimend Ana’yı, etkinlikle bir arada görmekteyiz.

18 Şubat, 2023

Aşık Meçhuli'nin Kendi Anlatımından

 


Bizim Aşık Meçhuli'nin bir tek dostu vardı, oda ömür boyu nefes nefese yaşadığı yalnızlık ve yoksulluk. Bu aşıkların kaderi midir nedir bilmem ama bildiğim tek şey yaşadıklarım ve yaşananların şiirlerime yansımasıdır. Özetle anlatmaya çalıştığım hayat hikayem bundan ibarettir. Gerisi okuma zahmetinde bulunduğunuz eserlerimden mevcuttur. Bağışlasınlar beni şunuda demeden edemeyeceğim. İlk İsmail İpek'ten başlayarak türkü ve nefeslerimi o güzel sesi ve güzel yorumları ile dilden dile yayan sanatçı dostlarıma teşekkür etmeyi bir insani borç olarak bildiğimi bilmelerini isterim, nefeslerine sağlık olsun. Her ne kadar hiç birinde maddi destek alamadıysam da manevi katkıları beni mutlu kılıyor, bu da bana yetiyor.

Aşık Meçhuli'nin kendi anlatımından.

Fotoğraf: Veysel Kutlu, Meçhuli Baba, Ozan Efkari - 1994 Nantes

Aşık Abidin Polat Kimdir?

 

Aşık Abidin Polat Kimdir?

Sivas'ın Kangal ilçesi Mamaş köyünde 1939 yılında doğdu. Yokluklarla dolu gençlik yıllarından sonra 1968 yılında Almanya'ya göç etti. On altı yıl Almanya'da çalıştıktan sonra Türkiye'ye döndü ve Ankara'da yaşamaya başladı. Bağlama çalmasını kendi kendisine öğrenmiştir ve sazda da çok usta değildir. Önemli aşıklar yetiştiren Mamaş köyü Aşık Abidin Polat'ın da edebi yaşamının gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Aşk, sevda, ayrılık ve ailevi sorunlar başta olmak üzere çeşitli konularda bir çok şiir yazan aşık, şiirlerinde Abidin mahlasını kullanmıştır. Aşık Muharrem Yazıcıoğlu'nun öncülüğünde de Bizin Bahçemiz Mamaş adlı bir de kitap yazmıştır.

Zengin olam diye çok çile çektim
Malım mülküm oldu yine fakirim
Gençliğimi bu yollarda harcadım
Şu canımdan vücudumdan fakirim

Dertler katmerlendi dertler sıralı
Moralim bozuktur gönlüm yaralı
Herkes sanar zengin, düzgün morali
Bana sorulursa ben yine fakirim

Saçlarım döküldü bu birincisi
Hep bembeyaz oldu bu ikincisi
Yerinden söküldü ağzım incisi
Çiğneyip yutmaktan, tattan fakirim

Abidin aldandı dünya malına
Belenmedi yeşiline alına
Bir gün dönmezsem sağım soluma
Takatımdan, dermanımdan fakirim
Kuvvetimden, kudretimden fakirim

Aşık Haydar Acar Kimdir?

 


Aşık Haydar Acar Kimdir?

1916 yılında Sivas’ın İmranlı ilçesi Kondul (Şimdiki Adı Kavalcık) köyünde doğdu. Babası İsmail Acar’da iyi bir bağlama ustasıdır. Babasından aldığı feyz ile saz çalmaya küçük yaşlarda merak salmıştır. 1960’lı yıllarda üç plak çıkartmış, kendisine has saz çalma tekniği ile de yaşamı boyunca kültüre çok büyük katkılar sunmuştur. Yine bilinen Deli Derviş çalım tekniğinin de günümüze ulaşmasında çok önemli rol oynamıştır.

Muhlis Akarsu, Ali Ekber Çiçek, Arif Sağ, Musa Eroğlu, Hasret Gültekin gibi önemli isimlerde, ustalığından yararlanmak adına o dönem aşığa sıkça ziyarette bulunmuştur. İmranlı’nın bereketli topraklarında yetişen bir diğer usta Hasret Gültekin’in sanat yaşamında da Aşık Haydar Acar’ın büyük katkıları olduğunu da yine belirtmekte fayda var.

Büyük usta 2002 yılında ise bedenen aramızdan ayrılmıştır. Devr-i daim, mekanı gönüller olsun.

Aşık Yorgansız Hakkı Baba Kimdir?

 


Aşık Yorgansız Hakkı Baba Kimdir?


1895 yılında Kastamonu’da dünyaya geldi. Babası Hüseyin Efendi, annesi Cemile Hanım’dır. Asıl adı Hakkı Bayraktar’dır. 7-8 yaşlarındayken annesi ile İstanbul’a gider, Beyazıt Rüştiyesi’ne kayıt olur. Ortaokul ve lise eğitimini tamamladıktan sonra, uzun yıllar sürecek askerlik yaşamına başlar. Balkan Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’na katılır. Mısır’da İngilizler’e esir düşer ve savaş sonunda imzalanan anlaşma ile esaretten kurtulur.

Saz çalmasını ve şiir yazmasını annesinden öğrenmiştir. Şiirlerinde; Hakkı, Yorgansız Hakkı, Yorgansız gibi mahlaslar kullanmıştır. Eniştesine Yorgansız dendiği için kendisine bu lakap ile hitap edildiği söylense de bazı kaynaklarda uzun süren savaş yıllarında cephelerde yorgansız yatması nedeniyle, aşığa böyle hitap edildiği belirtilmektedir.

Bektaşi ruhlu Yorgansız Hakkı Baba, kendisine has giyiminin yanı sıra güzel saz çalması ve yanık sesiyle de yaşadığı yıllarda halkın sevdiği bir halk ozanı olmuştur. Vatan ve halk sevgisi başta olmak üzere toplumda ki haksızlıklara karşıda birçok şiir yazmıştır.

Anadolu’nun farklı şehirlerini saz omzunda gezmiş, çağının önemli aşıklarıyla dostluk kurmuştur. Dönem dönem İstanbul’a giderek Şemsi Yastıman’ın konuğu olmuş ve burada sazlı sözlü muhabbetlere katılmıştır. Bir önceki paylaşımımızda yer alan Davut Sulari ve Beyhani Baba’nın da yer aldığı fotoğrafta Yorgansız Baba’nın da olduğunu görmekteyiz. 1960’lı yıllardan geriye kalan bu fotoğraf karesinin de dost sohbetlerinden geriye kaldığı aşikardır.

Yorgansız Hakkı Baba 1964 yılında ise bedenen aramızdan ayrılmıştır. Kendisini saygı ve özlemle anıyoruz.

Hep anadan doğma soydular bizi
Asitli sulara koydular bizi
Günde iki defa saydılar bizi
Sakallı Celali telinde idim

Her yana çekildi telli direkler
Ah eder, vah eder sızlar yürekler
Dört yanda süngülü nöbetçi bekler
Zulüm işkence hem buhranda idim

Gavur elindesin kelamı meşhur
Her işin cebridir sen dahi mecbur
Karşısında mert yok ki dilesen özür
Tanrımdan inayet ihsanda idim

Dizeler, Hayat Destanı’nda, esir düştüğü kısmı anlatmaktadır.

Aşığımızın biyografik bilgileri için Mustafa Eski’ye teşekkürlerimizle.

Aşık Fezai Kimdir?

 


Aşık Fezai Kimdir?

1945 yılında Sivas’ın İmranlı ilçesi Kılıçköy’de dünyaya geldi. Asıl adı Halil Karabulut’tur. Eğitim hayatına ilkokulu bitirdikten sonra devam edememiştir. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Aşık Fezai, küçük yaşlarda çiftçilik yapmış ve sonrasında Almanya’ya giderek inşaat işçiliği yaparak hayatını sürdürmüştür.

Yöre cemlerine katılması küçük yaşlarda şiir yazmasında ve saz çalmasında etkin rol oynamıştır. İlk dönemlerinde, şiirlerinde Kul Halil mahlasını kullanmış, sonrasında ise Fezai mahlasıyla şiirler yazmıştır.

                                    
*1979 yılında Sivas İmranlı Kılıçköy köylüleri, köylerine elektrik bağlanması adına büyük bir çaba gösterir. Bu çabalarının karşılığını almaları sonucunda da ortaya böylesi samimi bir kutlama fotoğrafı çıkar. Saz çalan kişi de Aşık Fezai’dir. Fotoğraf Kaynak: Aşık Fezai Facebook Sayfası

Dizelerinde yalın bir dil kullanan ozan etkili anlatımı ile de döneminin önemli isimleri arasında yer almıştır. Koçgiri kültürüyle büyüyen Hasret Gültekin ile de iyi bir muhabbete ve dostluğa sahip olan Fezai Baba, 2001 yılında ise bedenen aramızdan ayrılmıştır. Değerlerimizi saygı, sevgi ve büyük özlemle anıyoruz. Daim gönlümüzdeler!



06 Kasım, 2022

Çamşıhılı Aşık Ali Çınar

 


Çamşıhılı Ozan Ali Çınar

1944 yılında Sivas Divriği Çamşıhı'nda dünyaya geldi. Babası Mustafa Çınar (Mistik Emmi), bilgeliğinin yanı sıra sazı ve sözüyle yöresinde çok sevilen bir Alevi dedesiydi. Mistik Emmi; Sivas, Maraş, Tokat, Malatya ve Çorum gibi bir çok şehri ziyaret ederek buralarda cem yürütmüş, hem oğlu Ali Çınar'a hem de yeğeni Feyzullah Çınar'a önemli bir rol model olmuştur. Feyzullah Çınar'ın: "Ben merhaba demesini amcamdan öğrendim." ifadesi de Mistik Emmi'nin, Feyzullah Çınar'ın hayatında ne denli önemli bir yer edindiğinin kanıtıdır.

Babasının da etkisiyle çok genç yaşlarda kültürel değerlerle tanışan Aşık Ali Çınar, gençlik çağında Ankara'ya göç eder. Yokluk ve yoksulluğun içerisinde Ankara'dan yapamayacağını düşünerek 1970'li yıllarda İstanbul'a göçer. Hayatı boyunca; sinema makinistliği, elektrikçilik, berberlik ve hamallık gibi çeşitli işler yaparak geçim mücadelesi verir.

Aşık Veysel, Feyzullah Çınar, Aşık Daimi, Mahzuni Şerif, Muhlis Akarsu, Rıza Aslandoğan gibi bir çok önemli halk ozanı ile Türkiye'nin çeşitli illerinde turnelere katılır. Ululardan Ulu Pir Hacı Bektaş ve İmam Hüseyin eserlerinin yer aldığı bir de plak çıkartır. Bu paylaşmış olduğumuz kayıttan da anlaşılacağı üzere aşığımız şiirlerinde Sefil Ali mahlasını kullanmıştır.

Beş çocuğu olan Ozan Ali Çınar, 1975 yılında henüz 31 yaşında iken İstanbul'da misafirlerini gidecekleri yere bıraktıktan sonra yaya olarak evine dönerken bir aracın çarpması sonucu bedenen aramızdan ayrılmıştır. Kendisini saygı ve özlemle anıyoruz. Devr-i daim, mekanı gönüller olsun. 

Paylaşımımıza katkıda bulunan Hüseyin Çınar ve Cihan Toprak'a da sonsuz teşekkürlerimizle.



17 Nisan, 2022

Sinoplu Bürhani Kimdir?

 


Sinoplu Bürhani

Tahmini olarak 1833 yılında doğan ve hakkında çok araştırma yapılmayan Sinoplu Bürhani 20. yy’ın son Bektaşi şairlerindendir. Asıl adı Mehmet Ali’dir. Yörede şöhreti ise Hacı Osmanoğlu’dur.

Orta boylu, cılız bünyeli, çok şen ve bulunduğu her mecliste neşe saçan bir Hacı Bektaş fıkarası olduğu çevresi tarafından söylenmektedir. Şiirlerinde Bürhani mahlasını kullanmıştır. Bağlama ve cura gibi sazları büyük bir ustalıkla çaldığı bilinmektedir.

Ölümünden çok kısa süre önce de mezar taşının yazıtını kendisi yazar ve askerdeki oğluna göndererek taşa kazılmasını vasiyet eder. 1908 yılında ise bedenen aramızdan ayrılmıştır. Bürhani Baba’nın bir şiiri ile yazımızı noktalayalım.

İsmi var cismi lamekan aleme
Geçti lamekanla devranım benim
Velakad kerremna beni ademe
Ta kalüdan illa ikrarım benim

Mayei aslı İlahi sende var
Hizmetinde kusur edüp gezme dar
Güşuna olan pendi tutgıl her bar
İdrak edene bu esrarım benim

Çün hali olmaz erenler meydanı
Kendidir bulan can gene cananı
Hem sana seni bildiren Bürhani
Sehavet sahibi kerrarım benim

Biyografi Kaynak: M. Şakir Ülkütaşır - 1980 Türk Folkloru Dergisi

Aşık İsmail Kuloğlu Kimdir?

 


Aşık İsmail Kuloğlu Kimdir?

1955 yılında Antalya'nın Alanya ilçesi Demirtaş Köyü'nde doğmuştur. Ailesi, 1950'li yıllarda Ege bölgesine göç etmiştir. Ortaokul ve lise çağlarında okuldaki müzik öğretmenlerinin de etkisi ile müzik hayatına başlamıştır. Daha sonrasında İstabul Konservatuarı'nda Türk Sanat Müziği bölümünü kazanmıştır. TRT repertuarlarında 29 türküsü yer alan aşığımızın Çekiç Ali ile de akrabalığı bulunmaktadır. Ozanımız 11.04.2022 tarihinde ise bedenen aramızdan ayrılmıştır.


Kendi sesinden bir eseri dinlemek için tıklayabilirsiniz:



Aşık Murtaza Yalçın Kimdir?

 


Aşık Murtaza Yalçın Kimdir?

Sivas’ın Divriği ilçesinin Mursal köyünde 1954 yılında doğdu. 1961 yılında ailesiyle birlikte Ankara’ya göç etti. Maddi sıkıntılardan dolayı küçük yaşlarda ayakkabı boyacılığı, seyyar satıcılık ve matbaacılık gibi mesleklerle uğraştı. Sonrasında ise İçişleri Bakanlığı’nda memur olarak iş hayatına devam etti. Aşıklık geleneğinin değerli temsilcileriyle küçük yaşlarda tanıştı ve bunu sanatına başarılı şekilde yansıttı.

Ozanlar Vakfı ve Ozan-Der’in de kuruculuğunu yapan Aşık Murtaza Yalçın, 1994 yılında ise memurluktan istifa ederek Ozan Plak’ı kurdu. Şiirlerinde; Murtaza Yalçın, Yalçın, Murtaza mahlaslarını kullanan aşık 1999 yılında ise bedenen aramızdan ayrıldı.

Değerli ozanımızı büyük özlem ve saygı ile anıyoruz.

Fotoğraf Kaynak: Musa Mert

Deli Çoban (Aşık Özeni) Kimdir?

 


1897 tarihinde Maraş’ın Afşin ilçesinin Serkizçay köyünde doğdu. 3 aylıkken babasını kaybetti. Asıl adı Hüseyin Özen’dir. Küçük yaşlarda başladığı çobanlığı çok uzun süreler yapması nedeni ile yörede Deli Çoban lakabı ile tanındı. Bunun yanı sıra mobilya işçiliği ve ahşap işlemesi gibi zanaatlarla da çok yetenekli olması nedeniyle hayatının bir bölümünü bu meslekleri icra ederek geçirdi.

Hareketli geçen gençlik çağlarından sonra çevresinin de etkisiyle Hakikatçı Aleviliği özünde benimseyerek daha olgun bir hal ile muhabbetlerde aranan isim haline geldi. Haydar Bayrak, Meluli Baba gibi bir çok önemli isimle meclis muhabbetlerinde yer aldı.

1980 askeri darbesinde yaşına rağmen gözaltına alınan Deli Çoban’a gözaltında “Sen hangi örgüttensin?” diye sorduklarında: “Ben örgüt mörgüt ismi bilmem, ben Karaca’nın (Meluli Baba’nın) örgütündenim” diye cevap verdiği bilinmektedir.

İki yüze yakın şiiri olduğu tahmin edilen ve bunların bir kısmının günümüze ulaştığı Deli Çoban, şiirlerinde Özeni mahlasını kullanmıştır. Kendisi 2004 yılında ise bedenen aramızdan ayrılmıştır. Ozanımızı büyük saygı ve özlemle anıyoruz.

Nefsine uyanlar yolundan azar
Uymayın bu nefse zor bir canavar
Gafil olma nefsin yüz bin fendi var
Düşürür tuzağa aman ha aman

Öfke de nefisin öz kardeşidir
O da çok yer yıkar benlik taşıdır
Kafa sanki dağdır hırs da kışıdır
Üşütür adamı aman ha aman

Nefiste benlik var kör ola haset
Dolar kalp evine fitneyle fesat
Nefsine uyanlar çeker nedamet
Uymayın zalime aman ha aman

Dost olanlar arar derdine derman
Beyhude işlekten vazgeç eleman
Hakikatte olmaz şek ile güman
Güman menzil almaz aman ha aman

Özeni halfetten kalbe erdiysen
Hasretin çektiğin dostu gördüysen
Hâkipaya inip yüzün sürdüysen
Secde kıldığın hak aman ha aman

Ozanımızın fotoğraf ve biyografik bilgilerinden yararlandığımız, Mustafa Ertekin’e teşekkür ediyoruz.

Erdebil Kamil (Kamil Berk) Kimdir?

 

Maraş’ın Afşin ilçesinin Örenli köyünde 1921 yılında doğdu. Erken yaşta evlendi ve bir dönem köyünde çiftçilik, çobanlık, taş ustalığı gibi çeşitli işler yaparak yaşamını sürdürdü. 1941 yılında, 2. Dünya Savaşı döneminde askere gitti ve yaklaşık dört yıl askerlik yaptı. Doğduğu ve büyüdüğü coğrafyaya yabancı kalmayan Kamil Berk, küçük yaşlarda saza ve şiire ilgi duydu ve kendisini bu yönde geliştirdi.


Çetin yaşam şartlarının bir ömür yakasını bırakmadığı aşık, köyünde yaşanan kızamık salgının da 7, 5 ve 3 yaşındaki üç çocuğunu kaybedince büyük yıkıma uğradı. Üç telli curası ile çevre yöresinin yanı sıra komşu illerde köy köy gezerek Cemlere katıldı ve zakirlik yaptı.

1978 yılında gerçekleşen Maraş Katliamı’nda omzundan vurularak hafif yaralandı ve bu olaylarda birçok yakınını kaybetti. Olaylardan sonra Mersin’e göçmek zorunda kaldı. 2008 yılında ise İstanbul’da ki oğlu İsa Berk’in yanında yaşamaya başladı. 2012 yılında ise bedenen aramızdan ayrıldı.

Bir vefa görmedim fani dünyada
Ne anamda ne babamda
Gece gündüz demeden çalıştım
Bir vefa görmedim fani dünyada

Zalim felek bir an pençesini vurdu
Üç yavrumu birden elimde aldı
Gurbet elde diyar diyar gezdirdi
Bir vefa görmedim fani dünyada

Biçare aklımı başımdan aldı
Ezdiler yüzdüler sonu ne oldu
Gurbet elde diyar diyar gezdirdi
Bir vefa görmedim fani dünyada

Bir cura sazımı elime aldım
Özümü sözümü Hakk’a bağladım
Hem çalıp söyledim hem de ağladım
Bir vefa görmedim fani dünyada

Erdebil Kamil’im yolda kalmadım
Balık olup denizlere dalmadım
El uzatıp el malını çalmadım
Bir vefa görmedim fani dünyada

Paylaştığımız fotoğrafın yanı sıra, aşığımızın yaşamından da bilgi edinmemize vesile olan Mustafa Ertekin’e sonsuz teşekkürlerimizle.

15 Aralık, 2021

Aşık Cemali Altınel

 


Aşık Cemali Kimdir?

1949 yılında Sivas’ın İmranlı ilçesine bağlı Bulgurlu köyünde doğdu. Orta öğrenimini bitirdikten sonra maddi imkansızlıklardan kaynaklı eğitim hayatına devam edemedi. Küçük yaşlarda şiir yazmaya ilgi duymaya başladı ve ilk şiirini on yaşında yazdı. Gençlik çağlarının başında İstanbul’a göçmek zorunda kaldı. 1965 yılında TRT Radyo sınavlarını kazanarak radyoevine girdi. Asıl adı Cemal Altınel olan aşığımıza Cemali mahlasını Davut Sulari vermiştir.
Sanat yaşamında Davut Sulari, Mahzuni Şerif, Feyzullah Çınar, Muhlis Akarsu, Osman Dağlı, Ali Ekber Çiçek gibi birçok kıymetli aşıkla aynı sahneyi paylaştı. Aşık Cemali, 12.12.2012 tarihinde ise bedenen aramızdan ayrılmıştır. Kendisini büyük saygı ve özlemle anıyoruz.

Gül açılsa da yoruldu dalım
Yokuşa bindi yollarım benim
Bilmem ne olur gurbette halim
Ölenler yaşıyor ben çoktan öldüm

Arzular bir yana kaldı bir başa gönül
Hayaller terk etti düştü bir boşa gönül
Kollarım tutuldu döndü bir taşa gönül
Ölenler yaşıyor ben çoktan öldüm

Cemali kalmadı yarınım gülüm
Kuruldu fidanım kırıldı dalım
Çıkmaza düştü aydınlık yolum
Ölenler yaşıyor ben çoktan öldüm

16 Kasım, 2021

Aşık Dudu Karabıyık Kimdir?

Aşık Dudu ve Aşık Ali Çatak

Aşık Dudu, 1895 yılında doğmuştur. Develi'li Aşık Seyrani'nin üç kızından biri olan Emine'nin oğlu İdris ile evlidir. Asıl adı Dudu Karabıyık'tır. Annelik yaşamında üç çocuğunun hayatını kaybetmesi nedeni ile büyük acılar ve üzüntüler yaşamıştır. Ölen çocuklarının ardından birçok şiir yazarak bunu sanatına yansıtmıştır. 

25.05.1978 tarihinde *Aşık Ali Çatak ziyaretine gider ve kendisi ile söyleşi gerçekleştirir. Bu söyleşide Aşık Ali Çatak'ın: "Sana bu aşıklık nereden geldi?" sorusunu şöyle cevaplandırır: "Evlat, yalnız Seyrani değil, Emine Hanım da, bacıları Havva ve Zeliha da aşıktılar. Onların da deyişleri var. O soydan gelip de aşık olmayan var mı ki? Ne de olsa ben de onlardan sayılırım."


Babamız Seyrani neslimiz ulu

O içmiş pirinin elinden dolu

Bize o gösterdi hakikat yolu

Bu yolda yürüyen kervanımız var


Aşık Dudu der ki yanıyor içim

Mevla'm her kuluna vermiş bir biçim

Üç yiğidin Hakk'a gönderdim göçün

Dünyadan ahrete devranımız var

Ölen oğulları için söylemiş olduğu ağıtlardan:


Sait İçin

Makineye bindirdiler

Develi'ye indirdiler

Oğlun ile bayram diye

Eller beni kandırdılar


Develi'nin yolu bayır

Yine yandım cayır cayır

Ne ettim Allah'ım sana

Ha biraz da beni kayır


Çatıldı mı ocak taşı

Yandı ciğerimin başı

Acep buluştu mu ola

Sayid'imin nazlı eşi


Mehmet İçin

Sana n'oldu bana n'oldu

Açılan güllerim soldu

Elin kızı yas mı tutar

Anan ciğerini yoldu


Erciyes'in güney yüzü

Gün değerse erir buzu

Tez gel ağ Mehmed'im tez gel

Durmaz gider dayın kızı


Abdullah İçin

Kara palto tırnağında

Kendi zabit örneğinde

Böyle yiğit töremedi

İdirisler derneğinde


Susuz yerde söğüt bitmez

Bitse de şıvgının atmaz

Öksüzlükten kurtuldum ya

Yetimlik serimden gitmez


Evimizin üstü harman

Kalmadı dizimde derman

Abdullah Mehmet gelirse

Anan size olur kurban


Aşık Dudu söyler geçer

Şu dünyada kaldım naçar

Çok dertlere oldum duçar

Yanarım tütünüm tütmez


Aşık Dudu Karabıyık 1989 yılında 104 yaşında, Develi'de bedenen aramızdan ayrılmıştır.


*Aşık Ali Çatak: 1924-1996 yılları arasında yaşayan Develi'li aşık, Seyrani'ye olan ilgisi ve sevgisi ile bilinmektedir. Yaşamında Seyrani ile ilgili birçok araştırma ve inceleme yapmış ve Seyrani Baba adına bir de kitap yazmıştır.


03 Haziran, 2021

Ali Can Kimdir?


Ali Can Kimdir?

1925 yılında Isparta´nın Yalvaç ilçesinde doğdu. Asıl adı Ali Canlı'dır. İlkokulu Söke'de bitirdi. Aydın Sanat Okulu'nda ortaöğrenimine devam etti. Ankara'da Radyosu sınavlarına kazandıktan sonra ortaöğrenimini bıraktı ve radyo hayatına ilk adımı atmış oldu.

Muzaffer Sarısözen'in kurmuş olduğu Yurttan Sesler korosunda yer aldı. Türk halk müziğine olan ilgisi, çalışma azmi ve disiplini ile döneminde adından sıkça söz ettirdi. Güçlü icra yeteneği ile sekiz kadar taş plağa imza atan Ali Can, TRT'nin çeşitli birimlerinde yöneticilik de yapmıştır. 1998 yılında devlet sanatçısı seçilmiş bundan bir yıl sonra ise 1999 yılında bedenen aramızdan ayrılmıştır. 


Biyografiyi oluştururken köşe yazısından yararlandığımız Ahmet Özdemir Hocamıza ayrıca teşekkür ederiz.


Ali Can'ın kendi sesinden 1952 yılına ait taş plak kaydını dinlemek için tıklayabilirsiniz:



Aşık Sefil Edna Kimdir?

 


Aşık Sefil Edna

Tokat’ın Zile ilçesinin Yücepınar köyünde 1902 yılında doğdu. Asıl adı Abuzer Doğanay’dır. Dedesi Aşık Seyit Süleyman ve babası Aşık Kemteri’dir. Böylesi bir ailede doğmuş olmasından kaynaklı, küçük yaşlarda kültüre ilgi göstermiş ve saz çalmayı erken yaşlarda öğrenmiştir. Saz çalmasının yanı sıra babasından keman çalmayı da öğrenmiştir. Yörede tanınan ve sevilen aşık, cemlerde zakirlik yapmış ve geçimini çiftçilik ile sağlamıştır. Yine geleneğimizin önemli aşıklarından Aşık Remzani ile yeğeni Aşık Sadık Doğanay’a ustalık yapmış ve onların yetişmesinde büyük rol oynamıştır. Şiirlerinde Sefil Edna, Edna, Fakir Edna ve Dertli mahlaslarını kullanan aşığımız 1965 yılında ise bedenen aramızdan ayrılmıştır.

Fotoğraftakiler soldan sağa:
Fatma Doğanay, Aşık Sefil Edna, Eşe Başal, Mustafa Başal, Ali Başal, Kucaktaki Bebek: Hüseyin Başal

Fotoğraf Kaynak: Namık Kemal Doğanay

SABREYLE GÖNÜL SABREYLE
Her gördüğüne meyil verme
Sabreyle gönül sabreyle
Ermediğin yere gitme
Sabreyle gönül sabreyle

Sakın doğru yoldan çıkma
El atına binüb aşma
Kılavuzsuz yola düşme
Sabreyle gönül sabreyle

Sabırdır farz ile sünnet
Sabrın makamı cennet
Sabırdır Ali Muhammed
Sabreyle gönül sabreyle

Her iş makamını bulur
Sabırla koruk hal olur
Sabır baş selamet gelir
Sabreyle gönül sabreyle

La illallahdır adı
Bir ismini sabır koydu
Kırklar bir üzümde kandı
Sabreyle gönül sabreyle

Fakir Edna’m bu ne dalga
Sakın sabrı elden koma
Üstad Hatayi’den kalma
Sabreyle gönül sabreyle

25 Nisan, 2021

İbrahim Bakır Dede

 


1928 yılında Yozgat ili merkez Deremumlu köyünde doğdu. Eğitimini Yozgat’ta tamamladı. Arapça bilmekteydi. Saz çalmayı babası Ahmet Bakır’dan öğrendi. Sazı çöğür düzeninde çaldığı gibi bağlama düzenini de çok iyi çalardı. 1959 yılında yurttan sesler programına yapımcı, hoca Muzaffer Sarısözen zamanında yapılan imtihan sonucu, misafir olarak katıldı. Bestesi ve güftesi kendisine ait olan "Mihrican mı Değdi Gülün mü Soldu" adlı ilk eserini, 1959 yılında söyledi. Bu eser TRT kayıtlarında bulunup, Turabi adında geçmektedir. İlk söylediği eser olan "Mihrican mı Değdi Gülün mü Soldu" parçasını Turabi mahlasını kullanarak söyledi. Kendi ismini kullanmayıp Turabi (mahlası toprak manasını içermektedir) adını kullandı. Beste ve güfte de İbrahim Bakır’a aittir. 1973 yılına kadar Ankara Radyo Evi ve TRT’de misafir olarak deyişlerini okudu. Eserlerinden bazıları; "Bir Çift Turna Gördüm", "Salını Salını", "Mihrican mı Değdi Gülün mü Soldu", "Gam Gasavet Keder", "Cemi Çiçeklerin Hası’dır". İbrahim Bakır kendisini kültürel olarak yetiştirdi. Dede olarak Eskişehir ve İzmir’de Hıdır Abdal Ocağı Dedesi olarak Cemleri yürüttü. Yine Yozgat mızrabını en etkili kullanan isimler arasında yerini aldı. Diğer eserlerini, beste ve güftelerini 1973 yılına kadar Ankara Radyosu'nda okudu. Beş çocuk babası İbrahim Bakır Dede, 6 Nisan 1975 yılında trafik kazası sonucu 47 yaşında bedenen aramızdan ayrıldı. Biyografik bilgileri ve bu kaydı bizlere ulaştıran İbrahim Bakır Dede'nin torunu Emre Bakır'a çok teşekkür ediyoruz.

İbrahim Bakır Dede'yin dinlemek için:



YAZI ARŞİV