Gözümüz gibi baktığımız bir orman var, bizim köyümüzde, az alanda bir yerde. Köyde Abdurrahman diye bir adam var. İşte daha evvel katil olmuş deli dolu bir adam. Kimse ona bir şey diyemiyor, korkuyordu. Abdurrahman gece ormandan dört tane ağaç kesip gelirken, biz gençler gördük onu. Abdurrahman'a kimse bir şey diyemiyor. Sen ağaç kestin diyemiyor.
Bir sene köyde Abdal Musa lokması yapıldı. Köyümüzün epey büyük cem evi vardı. Abdal Musa lokmasına halk toplandı bayağı da kalabalıktı. İsimlerini hiç unutmuyorum arkadaşların; Kel Mehmet, Kasım, Haydar bir de ben oradayız, Abdurrahman Emmi'de geldi oturdu oraya, böyle kaba kaba oturuyor. Kalktık biz, ben önder oldum, dededen müsade isteyerek dedeye: "Abdurrahman Emmi'den davacıyım" dedim. Dede: "Burada mı Abdurrahman Çavuş" dedi. Lakap olarak çavuş derlerdi. O böyle kaba kaba kalktı ve "Buradayım dede" dedi. Dede: "Abdurrahman Çavuş yola gel dedi, özünü dara ver. Bu genç çocuklar, davacı" dedi. O yine kaba tavrıyla kalktı geldi. İşte yarı becerir, yarı beceremez haliyle niyaz bende oldu. "Ne yapmışım" dedi. Dedim ki: "Şahitleri de var Abdurrahman Emmi'yi bizim köyün korusundan gece meşe ağaçlarını keserken gördük." Abdurrahman Emmi: "Dede yaptım, kestim" dedi. Dede: "Ey canlar! Abdurrahman Özlük o da benim sülalemden birisi, ormanımızdan ağaç kesmiş gelmiş. Bunun cezası ne olsun? Ne olmalı? Orada halk kendi arasında toplantı, sohbet etti. 90 yaşında ki Tutuyan Ebe'yi sözcü olarak seçtiler.
Tutuyan Ebe: "Oğul oğul bunun cezası ne olsun biliyor musunuz? Cezası dağın göğsünde boş bir alan var, o alana meşe palamudu diksin" dedi. O koca adam büküldü "eyvallah dede" dedi. Çünkü o bir koç kes, bir koyun kes denmesini bekliyordu, şaşırmıştı. 1959 yılında Abdurrahman Çavuş ile köy halkı birlik oldu ve dağın göğsüne 10-15 çuval meşe peliti dikildi. Şimdi o cezadan bir köyün koca bir ormanı var...
Anı Keskinli Aşık Haydari'nin 1999 yılında Ayhan Aydın ile yapmış olduğu söyleşidendir. Biz bazı kısımları düzenleyerek sizlere sunduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder