26 Şubat, 2020

Bayburtlu Celali

1928 yılına ait Bayburt'tan bir fotoğraf
Bayburtlu Celali Kimdir?

Bayburt'un Tahsini (Ozansu) Köyü'nde 1850 yılında doğdu. Asıl adı Ahmet'tir. Yoksul bir ailede büyüdü. Küçük yaşlarda şiire ilgi duydu. Sünür Köyü'nde medrese eğitimini tamamladı. Köyünde çobanlık, bahçıvanlık, rençberlik gibi işler yaparak geçimini sağladı. İki evlilik yaptı. İlk eşi genç yaşta hayatını kaybetmiş ve bu durum onu çok üzmüştür. Yoksul bir yaşamı olan Celali şiirlerinin bir çoğunu irticalen söylemiştir. Saz çalmadığı bilinmektedir.

Rivayete göre Celali çobanlık yaparken bir gün dağda uyur ve koluna erenler tarafından bilezik takılır. Uyandığında kendinden geçmiş bir halde divanelik alametleri göstererek güttüğü danaları gündüz vakti köye getirir. Celali'nin durumunu görenler köyün hocasını çağırır ve Celali hocaya şu dizeleri söyler:

Bir peri aşkından divane oldum
Çağladı gözyaşım akıyor hoca
Erenler şahından bir name aldım
Dilim ezber etmiş okuyor hoca

Pir destinden nuş eyledim bu abı
Anda açılmıştı aşkın kitabı
Yegan yegan sor ki verem cevabı
Bu gün gam kervanım kalkıyor hoca

Bir yere cem olmuş kırklar erenler
Her bakışta arş-ü kürsi görenler
Devasız dertlere derman verenler
Her biri bir derse bakıyor hoca

Yaktı Celali'yi bu aşkın narı
Sağ başta durmuştu kırkların piri
İçlerinde gördüm Horasan eri
Hu çekende canlar yakıyor hoca

Bu hali yüzünden köylülerin bir dönem deli dediği Celali, duruma içerlenir ve yine şiirle cevap verir. Köyünden ayrılarak çevre illeri gezdiği ve Narmanlı Sümmani ile muhabbetinin olduğu bilinmektedir. Bayburt'un tanınan aşıklarından Hicrani'yi de sanatsal olarak etkilemiştir. Yöresinde tanınan şair, yaşamını yoksulluklar içinde sürdürse de aşık arkadaşlarıyla muhabbeti sürdürmeyi bırakmamış onlarla dost meclislerinde sıkça buluşmuştur.

Tasavvufi şiirlerinin yanı sıra, toplumsal ve günlük yaşantısında maruz kaldığı konular hakkında da şiirler yazmıştır. Onlarca destanı ve koşması mevcuttur. Bir dönem şiirleri ve söylemleri hocalar tarafından yadırganınca mahkemeye verilir ve on bir ay hapis yatar sonrasında beraat eder.

Saz çalan yakın arkadaşı Mahmut ile birlikte uzun süreler komşu illeri dolaşarak şiirlerini dile getirir. Mahmut'un genç yaşta ölmesi onu yine derinden üzmüş ve şiirlerle arkadaşını uğurlamıştır.

1915 yılının Temmuz ayında ise köyünde bedenen aramızdan ayrılmıştır. Ölüm döşeğinde şu dizeleri söylemiştir:

Nedir bu sevdalar serde ilahi
Ben yanarım ağlayanım il oldu
Hicran döşeğinde müşkül halim var
Ağlamaktan didelerim kan doldu

Kavim kardeş yüz çevirdi yanımdan
Daha sormaz oldu ad-ü şanımdan
Ol kadar usandım tatlı canımdan
Her bir günüm bana birer yıl oldu

Saki son camından sundu zülalim
Kazındı defterim doldu zevalim
Gelsin o vefasız helalleşelim
Bugün Celali'ye gel ha gel oldu



Sofi kelamında imlayı döşür
Hiç yaman danışma il incinmesin
Sözü kantara çek, zihinde pişir
Yahşi danış ehl-i dil incinmesin

Aşk oduyla yanar gönül çırası
Bir derttir ha kafın arası
Merhem kabul etmez dilin yarası
Salma iki göze mil incinmesin

Celali dert ehli derdin ağlamış
Kendi neşteriyle bağrın dağlamış
İki çeşmin yedi bahre bağlamış
Bir de sen bağlama sel incinmesin

Bayburtlu Celali Hakkında Yazılan Kitap İncelemesini Okumak İçin Tıklayabilirsiniz...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YAZI ARŞİV